Sabah güneşi, küçük kasabanın taş sokaklarını altın gibi boyarken, Halil amca dükkânının kepenklerini kaldırıyordu. Yıllardır aynı düzen, aynı saat, aynı merhaba… Ama o gün işler biraz farklıydı. Karşı dükkanın önünde toplanan kalabalık, kasabanın alışık olmadığı bir gerginlik taşıyordu.
Kasabanın en büyük manavı olan Kemal Bey, genç bir çocuğu dükkânının önünde sert sözlerle azarlıyordu. Çocuğun adı Yusuf’tu. Annesi geçen yıl vefat etmiş, babası da kasabanın dışında bir inşaatta çalıştığı için çoğu zaman yalnız kalıyordu. O gün, Yusuf elinde sadece birkaç bozuklukla manava uğramış, bir kilo elma almak istemişti. Ancak parası yetmeyince tartıda biraz eksik meyve istemişti.
Kemal Bey ise bunu bir "hırsızlık" girişimi olarak görmüş, çocuğu bütün mahallenin önünde küçük düşürmüştü. “Fakirsen gelme kardeşim, burası sadaka yeri değil!” diye bağırmıştı. Yusuf’un gözleri dolmuş, bir şey diyemeden oradan uzaklaşmıştı.
Bu sahne Halil amcanın gözünün önünden gitmiyordu. İçindeki adalet duygusu kabarıyor, ama ne diyeceğini bilemiyordu. Çünkü Kemal Bey sadece bir manav değil, aynı zamanda kasabanın belediye meclisinde sözü geçen, güçlü bir adamdı.
O gün akşam saatlerinde, Halil amca küçük dükkânında Yusuf’u tekrar gördü. Sessizce camekânın önünde durmuş, içeriyi izliyordu. Halil amca kapıyı açıp “Gel bakalım delikanlı, yardıma ihtiyacım var,” dedi.
Yusuf önce çekinse de sonra içeri girdi. Halil amca ona bir kasa elma uzattı. “Bunlar ezik, satamam. Ama tatları yerinde. Yardım et de beraber ayıklayalım.” Yusuf’un gözleri parladı.
O günden sonra Yusuf her gün dükkâna gelmeye başladı. Halil amca ona hem çalışmayı öğretiyor, hem de dürüstlüğün ne demek olduğunu gösteriyordu. Birkaç hafta içinde, Yusuf’un kasabadaki itibarı değişmeye başladı. Artık kimse onu ‘fakir çocuk’ olarak değil, çalışkan bir genç olarak görüyordu.
Ama asıl değişim, Halil amcanın beklemediği bir yerden geldi. Bir gün belediyeden bir memur geldi ve Kemal Bey’in terazilerinde hile yaptığını, müşterilere eksik ürün sattığını açıkladı. Şikâyet üzerine yapılan denetimde her şey ortaya çıkmıştı. Kemal Bey’in dükkânı geçici olarak kapatıldı, itibarı sarsıldı.
Kasaba halkı, bir çocuğu haksız yere suçlayan bir adamın aslında yıllardır gizlice insanlara haksızlık ettiğini öğrenince büyük tepki gösterdi. Halil amca ise sessizce olanları izliyor, Yusuf’un bir köşede meyve kasalarını düzenleyişini gururla seyrediyordu.
Çünkü bazen adalet, en sessiz insanların ellerinde yeşerir. Ve en büyük haksızlıklar, küçük bir çocuğun gözyaşlarında kendini belli eder.